Uyandığımız her sabah hepimiz, maalesef
yeni bir ekonomik kriz ile, yeni bir değişimle ve stresle,
Olumsuz ve negatif haberlerle güne Merhaba diyoruz.
Bu zorlu süreçlere ayak uydurabilmek, uyum sağlayabilmek için , ruhsal, bedensel ve duygusal sağlığımızı korumamız ve zinde tutmamız gerekiyor.
Bu demek oluyorki, zor zamanlarda hayata devam edebilmemiz için bu tür olumsuz ve negatif olan,
Gam, keder, öfke, korku, kaygı, , Üzüntü, pişmanlık, suçluluk, gibi duygularımızı, olayları yok sayarak, onlarla savaşmak yerine, onlara uyum sağlamayı ve onların bizlere verdiklerinden ders alarak, daha iyi bir yaşam için faydalanmamızı sağlayacaktır.
Eğer Bizler bu olayları kısa sürede içimizden atmayı başaramazsak, bu tür olaylar bizleri ruhsal ve bedensel olarak
çökertecektir. Burada bizlere düşen görev, bu gibi durumlar ortaya çıktığında duygularımızı farkedip onları yok saymadan ve bastırmaya çalışmadan, yargılamadan önce kendi içimizde duygularımızla yüzleşerek kendimizi ifade etmemiz gerekiyor. Bu tür duygular acı yada tatlı, olumlu yada olumsuz bunlar bizim iç dünyamızın bizlere gönderdiği habercileridir. Şu andaki dünyamızda bizler için nelerin yanlış veya nelerin doğru olduğunu, neye ihtiyacı olduğunu anlatmaktadırlar. Bu duygularımız bizleri ayakta tutan ve canlılığımızı sağlayan tek hazinelerimizdir. Çünkü Bizler duygularımız sayesinde hayatına devam ediyor ve etmeye devam edeceğiz
. Örneğin,Ağlamak olmasaydı gülmenin kıymetini bilemezdik. Sevmek olmasaydı, nefreti bilmeyecektik.Mutluluk olmasaydı üzüntüyü, Öfke olmasaydı korkuyu bilemezdik.
Unutmayalım ki,
Zor zamanlar bizlere en zor kapıları açar.
Zor günlerin yerini mutlaka güzel günler alıyor. Yeterki bizler sabretmesini bilelim.