Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı ( TÜRKAV ) Trabzon Başkanı Kenan KURU: DOLARIN YÜKSELİŞİNDE EKONOMİK KISKACI GÖRMEK MÜMKÜN MÜDÜR?
Dolar ve yabancı Para yükselmektedir. Hakikat nedir?
Bu durum öncelikle kişilerin, iktisadi ve toplumsal durumlarını açıklamak için önemli olmaktadır.
Neden?
Dolarize olmuş bir ekonomide kişilerin milli para birimine kayıtsız olduğu gerçeği, İnsanları kendi para biriminden uzaklaştırarak yabancı para birimine daha çok güvenmeye sevk etmektedir.
O yüzdendir ki Hayatın her aşamasında var olan doların karşısında insanlar satın alma gücünün zayıflamamasını düşündüğünden yabancı para birimine ilgisi bulunmaktadır. TÜRKAV olarak ifade ediyoruz Kamu Çalışanlarının, yani, ücretli kesimin gelir düzeyi millî para birimiyle olmaktadır. İnsanların güvenini buraya çekmek milli bir sorumluluktur. TÜRKAV KONUYA BURADAN BAKMAKTADIR. Kamu Çalışanları ve emeklileri Bankaların yüksek faiz oranları karşısında çaresizdir.
TÜRKAV, kamu personelinin milli para biriminde varlığını önemli görmektedir. Bankların faiz oranlarının yüksekliğinin düşürülmesiyle görülecektir ki, ücretli kesimce milli para birimine daha çok güven hissedilecektir. Günümüzde kontrolsüz faiz oranlarıyla Bankalar, Kamu Çalışanlarının, ücretli kesimin ve Emeklilerin peşindedir. Daha öncede ifade ettiğim gibi, Bankaların altın günleri gibi uygulamaları Kamu çalışanlarının ekonomisine ne katacaktır? Kamu Çalışanlarının ne kadar ekonomik varlığı varsa Bankalarca ortaya konulan taktiklerle borçlandırılmanın peşinde olduğu açıkça görülmektedir. Türkiye’de Bankacılık tefeciliğe dönüşmüş görüntüsü altındadır. Kredi ve dış yatırımlar bir ülkenin yabancı sermaye girişleridir.
Bankalar, faiz oranlarını yükseltmesi ve doların, iniş çıkışının dengesizce olması toplumda kaygıyı artırmaktadır. Ekonomik istikrarsızlık, siyasi istikrarsızlıkla kol kola giremez. Siyasi istikrarsızlığın sonucunda enflasyon hep tırmanışa geçmiştir. Ya da diğer bir ifade ile ne zaman enflasyon yükselişe geçmişse siyasi istikrarsızlık baş göstermiştir. İnsanoğlu var olduğu ve kendi şuuruna vardığı günden beri hep şu soruyu sormuştur? Hakikat nedir!