İnsanlar çağlar boyunca kandırılmıştır. Bunun nedeni kişinin batıl ve gerçekçi olmayan safsatalara kendini teslim etmesidir. En önemlisi de kendi içsel dünyasını ve bu dünyada ki güçlü yetilerini gerçek olmayan hurafeler yüzünden kaybetmesidir. İşte tamda birada trajedi başlıyor. Gerçek olmayan şeyleri, gerçek olanlara feda ediliyor. Ve bunun bir sonu yok insan battıkça batıyor. Bu durumdan kurtulmak için bir uyanış gerekiyor. Bu uyanış soru sorarak başlar. Ben kimim? Nereden geldim? Nereye gideceğim? Gerçek özüme nasıl ulaşırım? Sadece inanç beni gerçeklere ulaştırırmı? Beden öldükten sonra nereye gideceğim? Ölüm ve sonrası? Hayat neyden ibaret? Bu acılar nereye kadar sürecek? Her şeyin bir sonu var mı? Sonsuzluk nedir ve nasıl sonsuz olunur? Bu ve buna benzer sorular biraz olsun insanı gerçekleri araştırmaya itecektir. Eminim herkes bu ve bunlara benzer soruları dönem dönem kendine soruyordur. Bu sorunların cevabı kendinizde gizli, ve yol gösterici en önemli etkili bilgi ve teknikeri Dünya Değişim Akademisi Uzmanları sunuyor.
“Dayatılmış bütün bilgi ve inançlardan kurtulmuş insan hafifler ve insan trajedisi yaşanmaz.
Ta çocukluktan beri dayatılmış gerçek dışı bilgi ve inanç yükünün altında ezilmek ve gerçekten kim olduğunu bilmemek bir insan trajedisidir. Bu yüklerken kurtulan insan arınır ve gözleri meraklı, masum bir çocuğun gözleri gibi patlamaya başlar. Varoluşa masum, meraklı, bir çocuğun gözleriyle bakan ve Varoluşsal sorular soran insan, insanüstü olmayı hak eder.
Gerçek dışı inançlar dayatanların hepsi aynı gemidedir ve aynı suçu işler. İnsana karşı yapılan en büyük suç onun beynini gerçekdışı inançlara yıkamak, koşullandırmak, korkutmak, manipüle etmek, köleleştirmek ve avuç içine almaktır.
Varoluşsal sorulara anıtlar veren insan eleştirilir çünkü onun yanıtları köleleştirilmiş insanı özgürleştirir, sürü haline gelmiş insanın sürüden ayrılmasını sağlar ve asırlardır devam eden yalanları yerle bir eder.
İnsan bu yalanları başka birine aktardığında yalan söylediğini bilmez çünkü bu yalanlara inanır. Ya çocukluğundan beri çevresi onu bu yalanlarla zehirlemiştir, şimdi de bu zehri başkalarına aktarmaktadır. Ama başka insanları bu yalanlarla zehirlemenin bedeli çok ağırdır. Yalan dolu bir hayattır. Ama bu yalanları kabul etmenin tek nedeni ölüm korkusudur. İnsan ölümden korkar ve Korkuyu hafifletmek için her türlü yalana inanmaya hazır olur. Bazen insan bunların yalan olduğunu hisseder ama yine de sesini çıkarmaz, tek tesellisi milyonlarca insanın bu yalanlara inanmasıdır: “ Bunca insan yanılıyor olamaz herhalde!”
Bütün bu gerçek dışı inançlar insanı sorgulamaktan, varoluşsal yanıtlar almaktan, gelmekten, değişmekten, tekâmül etmekten ve insanüstü olmaktan alıkoyar. Bu yalanlar, insanın sahip olduğu soru sorma potansiyelini bastırmak ve onu uyuşturarak, köleleştirildiğinin farkına varmasını engellemek içindir. İnsan özgürleşmek için bu gerçekdışı bilgi ve inançların kökünü kurutmalıdır.”