"Meclis devlete, millete meydan okuma yeri değildir. Şu kadına (Merve KAVAKÇI) haddini bildirin!"
Diyerek meclisin başörtülü kadın milletvekiline kışkırtıldığı ve o kadının seçildiği mecliste yemin edemeden kovulduğu, adeta kaçırılarak kurtarıldığı daha dün gibi gözümüzün önünde...
Kadına şiddet!
Bu hatırlatmadan sonra konuya gelelim:
Futboldaki war gibi değişik açılardan meclisteki kavga videolarını defalarca izledik:
Açık ve net hakaret ve tehdit war...
Başkanın "kirli dil kullanma, temiz dil kullan" uyarısı War...
Uyarıya aldırmadan daha da ağır ithamlarla tahrik War...
Milletin seçtiklerine "Asıl terörist sizsiniz!" Deyince taşan bardak War...
Daha önceki konuşmalarında; "Bu devleti yıkacağız, yenisini kuracağız!" Dediği bilgisi akıllarda War...
Bundan dolayı meclis idare amirinin kürsüye yürümesi War...
Sonra konuşmacının boğazından tutması War...
İlk yumruğu kimin attığı konusunda dikkatli ve tarafsız olarak bakıldığında;
Boğazından tutulduğu an İlk yumruğu kontrolsüz olarak konuşmacı sallıyor War...
Yumruğun boşa gidişi nedeniyle vücut dengesi bozulduğu için yere yuvarlanıyor görüntüsü War...
War'a göre kadın dövülme yok. Arbede esnasında dirsek çarpması ile kaş açılması War...
Kadının nazik fiziği ile oradaki şiddet ortamında ne işi War...
Bunlar War....
Neler yok?
Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın kararları ile ilgili konuşma yok...
İki yargı kurumunun Verdiği kararlardaki çelişkinin yasama eliyle millet adına çözüm önerileri yok...
Atalay'ın işlediği cürümler hakkında konuşma yok...
Anayasa mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı verilirken anayasaya eklenmesi gereken maddeler hakkında konuşma yok...
Yani YOK lar WAR, WAR lar YOK...
Kim iyi niyetli, kim art niyetli?
Kim çözümden yana, kim kaostan yana?
Ve kimin derdi üzüm yemek, kimin derdi bağcıyı dövmek?
Tekrar söylemek gerekirse;
Meclis devlete, millete meydan okuma yeri değildir. Biz meclisimizde böyle ŞIKLIK(!) ve karışıklık istemiyoruz...
Abdullah GÜLAY