Bu deplasmanda özellikle Fenerbahçe maçı olması hasebiyle, camiası adına ekstra bir önem arz etmesinin yanında, Trabzonspor’un birlik, bütünlük, beraberlik ve motivasyon açısından da çok önem arz etmekteydi. Maçın sonucuda bu öneme haiz oldu.
Bunun önemini Abdullah hoca da maç önü verdiği röportajda dile getirerek, iyi hazırlandık ve bunun yanında gelişmekte olan bir takımız, buradan kazanarak çıkarsak bu galibiyetin Trabzonspor’un gelişim açısından çok önemli kazanım olacağını, taraftarımızın da ne istediğini bildiklerini dile getirmesi önemli bir ayrıntıydı.
Bir haftadır bütün futbol kamuoyu, spor programı yorumcuları hatta ve hatta Trabzonspor camiasının bile büyük bir çoğunluğunun bu maçın galibinın Fenerbahçe olacağını düşünmesi ve dile getirmesi herkesin malumuydu. Fakat Trabzonspor herkesi tukaka yaptı.
Maçta beklentilerin minvalinde Full tribünler önünde Fenerbahçe’nin topa hakim ve baskısıyla başladı. Ancak bu baskı fazla sürmedi Trabzonspor oyunda dengeyi sağladı ve kontrollü ataklar yapmaya başladı.
Dakikalar 10’u gösterdiğinde Vişça sol kanattan topu önüne alıp atağa kalktı, Vişça bu atakta yarış otomobilleri gibi tabiri caizse turbo açarak rakibine mesafe farkı atınca, Fenerbahçe ceza sahasına rahat ve şık bir orta gönderdi. Bu şık ortayı da aynı güzellikte karşılayıp ve aynı şıklıkta kafa vuran Onuachu ise Trabzonspor’u 1-0 öne geçiren golü kaydetti.
Trabzonspor skor üstünlüğünü ele alınca daha rahat oynamaya başladı. Fenerbahçe ise gol bulmak için baskısını artırmaya çalışsa da Trabzonspor ilk yarı itibarıyla defansta sağlam durarak buna müsaade etmedi.
Bu arada ikili mücadelelerde oldukça sert oynayan Fenerbahçe’li oyunculara hakemin kart göstermekten imtina ettiğide dikkatlerden kaçmadı. Ayrıca Onuachu’nun attığı ve hakemin faul gerekçesiyle iptal ettiği buz gibi gol ise güme gitti.
Bu kadarda bariz olmaz be kardeşim, eğer Fenerbahçenin yenilmemesi ya da maçı muhakkak kazanması için bu kadar çirkeflikle çirkinleşecekseniz, baştan söyleseydiniz de oynamasaydık bari, en azından siz rezil olmazdınız, biz ise masraf etmezdik.
Abdullah Avcı hoca dersine iyi çalışmış, maçın ilk devresi Trabzonspor’un skor üstünlüğü ile geçilmiş olmasına rağmen, ben bu hakem triosuna güvenmediğim için maçın ikinci devresi ve dolayısıyla sonucuna her türlü olasılığı bekliyordum.
Fakat Trabzonspor ikinci devre o kadar hızlı başladı ki, üstüste iki gol bularak bir anda skoru 3-0 lehine çevirmesini bildi.
İkinci yarının henüz başı 46. dakikada Beratın ceza sahası dışından ve yerden kaleye gönderdiği füze müthiş bir gol oldu ve Trabzonspor 2-0 üstünlüğe geldi. Bu gol adeta ilk yarı biterken Onuachu’nun attığı ve hakemin faul gerekçesiyle vermedi golün ilahi adaleti gibiydi.
Bu golün hemen akabinde yani 47. dakikada Abdulkadir Ömür’ün asistiyle dünya yıldızımız Pepe sahneye çıktı ve Trabzonspor formasıyla ilk gölünü kaydederken, Fenerbahçe’nin umutlarını tüketen gol oldu bu. 3-0
Bu skorla oldukça rahatlayan Trabzonspor, Mehmet can’ın penaltısıyla Fenerbahçe’nin gol bulmasına sebebiyet verdi. 3-1
Ne olduysa bundan sonra oldu, Trabzonspor dördüncü gölünü attı, hakem vermedi. Mehmet can 90. dakikada yine penaltı yaptı, bu penaltıyı Fenerbahçe kaçırdı hakem tekrarladı, bu sefer Zorbay’ın zoruyla Fener ikinci gölünüde penaltıdan buldu. 3-2
Fener beraberlik umudunu bulunca, ismail’in kırmızı yemesiyle eksik de kalması sonucu, arkada açık vermeye başladı. Bu açıktan yararlanan Trezeguet defans resmen dağıttı ve Enis’e bıraktığı topu Enis gol yaptı fakat, hakem faul gerekçesiyle yine vermedi. Kısacası VAR, AVAR, DAVAR ne varsa hepsi Fenerbahçe’nin mağlup olmaması için uğraştı ama Trabzonspor zayıf rakibine acımadı ve sonucu almayı bildi.
Trabzonspor kadıköy’de oynanması gerektiği gibi oynadı ve ve galibiyeti hak ederek kazandı. Bu galibiyetten dolayı Abdullah Avcı ve oyuncuları gönülden tebrik ediyorum.
(2010-11 ŞAMPİYONU TRABZONSPOR)