ÇİN’İN HEGEMON GÜÇ OLMA PLANI VE TRUVA ATI HARİTASI ve
KOMÜNİST ÇİN'İN AKILALMAZ TÜRKİYE PLANI?
KIRGIZİSTAN: Kırgızistan, Doğu Türkistan’ın Kaşgar ve Aksu’ya sınır olan bölgelerinden Simhene ve Erkeştam civarındaki serbest bölgeyi, sene 2002 Çin’e devretti. Sovyetlerin dağılması sürecinde tartışmalı bölgeler arasında yer alan bu bölgeye Çin, askeri birlikleri yanında Bingtuan’ın 3. diwiziyesi içinde tesis ettiği yeni bir polkl (birlik) yerleştirdi.
2008 Yılında Kırgızistan seçimlerinde Çin istihbaratı, iktidara karşı muhalif partilere broşür ve silah temin ederek, mevcut iktidarın düşmesine ciddi destek oldu.
Çin’den muhaliflere giden destekler, Pekin’e bağlı Çin Seddi Kargo şirketi tarafından sağlandı.
Aynı zamanda ortalığı karıştırmak amacıyla Çin asıllı göçmenlere silah verildi.
Akabinde, Urumçi ve Çin’deki mal varlığının çokluğu ile bilenen Çin destekçisi Roza Otunbayeva 2010 yılında Cumhurbaşkanı seçildi.
Ardından Çin istihbaratı, Türk dünyası ortak alfabesi kullanılma teklifinin konuşulduğu dönemlerde Oş’da Kırgız ve Özbekler arasında fikir ve çatışma alanları oluşturarak, yüzlerce Özbek ve Kırgız’ın ölümüne neden oldu.
Yaşananlar genel olarak değerlendirildiğinde Kırgızistan yönetiminde bulunan her bir siyasetçinin hatta memurun, Urumçi’de mal varlıklarını, şirketlerini rahatça bulabildiğiniz, buna mukabil Kırgızistan’da Çin istihbaratının istediği şekilde at oynatabildiği bir dönem yaşanmaya başlanmıştır. Daha da üzüntü verici olanı Çin, para karşılığında Kırgızistan’ın herhangi bir memuruna istediğini yaptırabilir bir hale gelmiştir.
SRİ LANKA: Sri Lanka, Çin’e olan borçları nedeniyle, liman, ada, ülkenin en büyük havaalanı ve zeminlerini Çin’e vermiş durumdadır. Sene 2017, liman tesisi inşası için Çin’den aldığı borcun yükünden kurtulmak isteyen Sri Lanka hükümeti, toplam değeri 1.5 milyar dolar olan tesisin yüzde 70 hissesinin Çinli bir şirkete satılması konusunda anlaşmaya vardı. China Merchants Port Holdings ile Sri Lanka Liman İdaresi arasında Hambantota Limanı üzerinde pazarlık yapıldı.
Sri Lanka ekonomisinin Çin ile ilişkiye girdiğinden beri kötüleştiği de bilinen bir gerçektir. Yeni BBC muhabiri, 50 sene sonra Srilanka, Çin’in bir yavru vatanı olacağını tahmin etmiştir. Muhtemelen Çin, ülkenin durumunu düzeltmesi ile kendisine bağlılığının kopmasından endişe ettiği için, Budistler ve Müslümanlar arasında problemler çıkartarak, kendi ayağını sağlama almaya çalışmaktadır.
MYANMAR: Myanmar’ın, Rohingya Müslümanlarının yaşadığı bölgeleri Çin’e sattğı bilinmektedir. Çin kısa zaman önce tamamlamış olduğu hat ile Myanmar’dan karayolu üzerinden Hint Okyanusu’na ulaşan bir kapı açmış durumdadır.
Dünyanın gözü önünde gerçekleşen Myanmar katliamının temel nedeni ise, Çin’in “bir kuşak bir yol projesi”nin önündeki problemli bölgelerde sorun olabilecek sıkıntıları temizlemekle ifade edilebilir. Çin bu proje için Budistleri destekleyerek yüz binlerce Rohingya’lı Müslüman’ın yurdundan kovulmasına ve katliama maruz kalmasına en büyük desteği veren ülke olmuştur.
YUNANİSTAN: Yunanistan’ın başta Ege denizindeki adaları ve limanları, para veya dış borç karşılığında Çin’e sattığı bilinmektedir. Yunanistan’ın kathimerini.gaze- tesinin haberine göre, “Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Yunanistan Özelleştirme Kuruluşu Başkanı Stergios Pitsiorlas ve Çin’in COSCO şirketi yöneticisi Sui Li –jun, 419 milyon dolara ülkenin en büyük limanı olan Pirey’nin satış sözleşmesini imzaladı”
Çin bu liman ve adalara sahip olmakla rahatça Avrupa‘a açılabileceği truva atı ayaklarını kurmuş oldu. Bu suretle ileride Türkiye ile yaşayabileceği problemler yüzünden hayati öneme haiz gördükleri “bir kuşak bir yol projesinin alternatiflerini de oluşturma yoluna gitmektedir.
AFRİKA: Çin’in, Cibuti ve Etiyopya’da askeri üsleri, limanları bulunmaktadır.
Çin, kuzeyde Mısır, güneyde ise Cibuti ve Etiyopya ile Afrika kıtasındaki devletleri ve Süveyş boğazını kontrollüne almış durumdadır.
Tabi bu arada Afrika ülkelerinin, Çin’in sıcak parası, tekstili, üçüncü dünya ülkeleri için ürettiği mallarına olan bağımlılığı ve Afrika kıtasında dinmeyen savaşlar ve istikrarsız yönetimler ile, silah, eşya, para veya herhangi bir karşılıkla şekillenen borçların Afrika kıtasında bir sömürgeci güç olarak Çin’in varlığını ortaya çıkardığı bir gerçektir.
Çin’in 2003 yılında Afrika ile ticareti 20-30 milyar dolar bandında yer alırken, 2014’te bu rakam 200 milyar dolara çıktı, 2017’de ise yaklaşık 230 milyar dolara yükseldi. Çin’in 2000-2017 yılları arasında Afrikalı hükümetlere verdiği borç miktarı 90 milyar dolar. Bu borç verileri Çin’i Afrika’nın en büyük kreditörü yapıyor.
Mc Kinsey&Company 2017 Raporu’na göre, Afrika’da faaliyet yürüten Çinli firma sayısı 10 binin üzerinde. Pekin’in yalnızca Sahra Altı Afrika’da verdiği borç, kıtanın toplam borcunun yüzde 14’ü demektir.
Ernst & Young Afrika Raporu 2017’ye göre, 2015’ten bu yana Çin, Afrika’da 66.4 milyar dolarlık 293 tane doğrudan yatırım projesi hayata geçirdi. Bu projelerde, yüzde 80’ni Çinli olan 130 bin kişi çalışıyor.
Çinin yatırım ve projeleri: Mısır, Nijer, Tanzanya, Etiyopya, Fas, Cezayir, Zambiya, Angola, Mozambik ve Güney Afrika, Gana. Cibuti’lerda yoğunlaşmakta .
( Halis Özdemir’in makalesinden iktibas edilmiştir )(Devam edecek)