İslam’ın örtünme emri Kur’an’da son derece açık bir emir olduğu, İslam dininin kurumsal yapısı Diyanet ve bu kurumun “Din İşleri Yüksek Kurulu” ve de Diyanet dışındaki İlahiyat erbapları tarafından yıllardan beri kesin bir şekilde ifade edildiği,
Gerek ülkemizde ve gerekse dünya Müslümanları nezdinde bu hüküm konusunda herhangi bir tartışma olmadığı halde,
Ne acı ve düşündürücüdür ki, bu konu örtünmeye yanaşmayanlar ya da örtünme konusunda eksiklik ve zaafiyet taşıyanlar tarafından tartışılmakta, siyaset ve ideoloji meselesi haline getirilmekte,
Bu emire uymayanlar ya da kısmen uyanlar tarafından bitmek bilmeyen akıl dışı tenkit, yorum ve hezeyanlara varan bir “örtü” polemiği sürüp gitmektedir.
Bu akıl dışı tavır ve “akıl tutulması” uygulamaları 28 Şubat posmodern darbe döneminde bu ülke çok acı ve rezil bir şekilde yaşamış, dünya da eşi benzeri görülmemiş zulümler sergilenmiş, yine dünya da örtü üzerinden devleti ile milleti karşı karşıya getiren bir ülke olarak tarihin kara bir sayfasında yer almıştır.
İslam’ın örtünme emri kadın erkek bütün insanlık için farz hükmünde olduğu herkesçe bilinmektedir.
İlk insanlıktan günümüze kadar, ilahi din olsun olmasın, ateist, deist, putperest ve pagan dinlere kadar örtünme bütün bir insanlık tarafından bir farziyet ya da insani gereklilik olarak görülmüş ve uygulanagelmiştir.
Örtünme kadın ve erkek bütün insanlar dini ve insani bir gereklilik olduğu halde, konunun muhatabı bütün kesimler tarafından örtünmenin yalnız kadınlar üzerinden konuşulması ise, bir sapma ve saptırmadır, izah edilemeyecek bir olgudur.
Tarih boyu tüm insanlık bay ve bayan örtündüğü, fiilen uygulama bu olduğu halde, yalnız kadın üzerinden ele alınması ve İslam’da her iki cinse de farz olduğu halde, Müslüman alim ve halkın sadece kadın üzerinden bu mevzuyu konuşması son derece yanlış, erkek egemen anlayış, çifte sıtandart ve art niyetlilere malzeme verecek büyük bir çelişkidir.
ÖRTÜNME İNSANA HAS VE “İNSANİ” BİR KAVRAM VE MECBURİYETTİR.
ÖRTÜNMEME, YALNIZCA HAYVANLAR ALEMİNE HAS BİR DURUM YANİ “HAYVANİ” BİR HUSUSİYET VE UYGULAMADIR. SADECE HAYVANLAR ÖRTÜNMEZ!
Örtünme şekli ve sınırı ise İslam’da açıklıkla ortaya konulmuştur.
İslam’dan bağımsız olarak, dinler üstü ve sadece “insani” olarak ele aldığımızda da, örtünmenin gerekli olduğu, sınırlarına kahir ekseriyetle tüm insanlık tarafından riayet edildiği insanlık tarihi boyunca açıkça görülmüş ve uygulanmıştır.
Asıl olan örtünmedir, çıplaklık istisnadır, istisnanın da istisnasıdır.
Eğer insanlık bu sınırlara riayet etmeseydi, örtünmeyi asgari bir insani bir gereklilik olarak görmeseydi, en azından din dışı kesimler tümüyle açık/çıplak gezecek, hiçbir yerini örtme ihtiyacı duymayacaktı.
Oysa uygulama tam tersi olmuş, dünyanın her yerinde en marjinal din dışı kesimler bile, bay ve bayan bedeninin kahir ekseriyetini örterek bugünlere kadar gelmiştir.
Örtünmeye karşı olanlara sormak gerekir. “ O zaman neden örtünüyorsunuz” “Tümüyle olmasa da, kahir ekseriyetle bedenlerinizi neden örtüyor, neden çıplak gezmiyorsunuz?
Öyle ya, örtünme dini veya insani bir gereklilik değilse, örtüye karşı olduğunuz halde neden bay ve bayan tümüyle açılmıyor, neden hemen hepiniz vücudunun çoğunu örtük olarak yaşamınızı sürdürüyorsunuz?
Neden ilk insanlıktan bugüne hangi inanca sahip olursa olsun kadın ve erkek tüm insanlık neden örtündü?
Tarihi tüm şahsiyetlere, geçmişte ve günümüzde bakın, hepsini bay ve bayan örtülü göreceksiniz. Hatta erkeklerde örtünmeyi tam olarak görecek, açılan tek bir erkek göremeyeceksiniz.
Garip bir durumdur ki, tarih boyu erkekler örtünmeye tam riayet ederken, eksiklik hep kadınlarda görülmüştür ve bu durum düşündürücüdür.
Öyle ya, kadın açılma özgürlüğüne sahip ise, erkeklerde aynı hakka sahiptir ama erkekler bu hakkı tarih boyu hiç kullanmamıştır.
Bu durum insanlık adına büyük bir çelişkidir.
Dini veya salt insani olarak bile düşündüğümüzde, ÖRTÜNMEDE SINIR OLMAZ, İNSANLAR BAY VE BAYAN SINIRSIZ ÖRTÜNEBİLİRLER, SINIRSIZ ÖRTÜNMENİN ZERRE ZARARI YOKTUR, OLMAMIŞTIR.
SINIR ÇIPLAKLIKTA YANİ AÇILMADADIR. İNSANLAR SINIRSIZ AÇILMAZLAR, AÇILAMAZLAR, AÇILMAMIŞLARDIR. TARİH BOYUDA BU BÖYLE OLMUŞTUR.
ZİRA, SINIRSIZ AÇILMANIN HERKESE ZARARI VARDIR, İNSANLIK SINIRSIZ ÖRTÜNÜRKEN, AÇILMAYA SINIR KOYMUŞ, SINIRSIZ AÇILMAMIŞTIR.
“Erkekler nefsine uysun, bakmasın” iddiası, akla ve insan yaratılışına asla uygun değildir. O zaman şu soru akla gelir. “Kadınlar nefsine hakim olsun, çıplak olarak insanlar içine çıkmasın.” Dahası çıplaklık bir hak ise, “erkekler de bu hakkı kullansın ve kadınlar nefsine uysun ve bakmasın.”
Görüldüğü gibi her iki cins içinde bu yaklaşım akıl ve vicdan dışıdır, pıratiği olmayan, olması mümkün olmayan bir durumdur.
Bu durum şuna benzer. Sokak ortasında en kıral eti, köfteyi kızartırım ya da kızgın güneş altında insanların karşısına buz gibi suyu çıkarırım ama kimse, bay ve bayan yemeyecek, içmeyecek, istemeyecek, bakma da bakmayacak!
Böyle bir durum olabilir mi?
Bay ve bayan insanların yaratılışında, birbirine ilgi duyma, isteme ve arzulama vardır. Bu “insani” bir durumdur, insana hastır. Hayvanlar alemi de böyledir. Öyle olmasaydı insanlık olmaz, insan nesli son bulurdu, hayvanlar alemi de varlığını sürdüremezdi.
Netice olarak şu kesin hükme varabiliriz. Örtüme vardır, insani bir gerekliliktir.
Örtünme sınırsız, açılma sınırlıdır.
HER İKİ CİNS DE ÖRTÜNECEK, BİRBİRİNİ TAHRİK, TACİZ VE İMRENDİRECEK SERGİLEMELERDEN, TEŞHİRDEN UZAK DURACAK, HER İKİ CİNS DE BİRBİRİNE BAKMAYACAKTIR. ÖRTÜNME ZARURETİ VE SORUMLULUĞU DA HER İKİ CİNS İÇİN EŞİTTİR. SORUMLULUK VE SORUN HER İKİSİNE AİTTİR.
Hangi giysi ile örtünüleceği konusu da bazı çevrelerce tartışılmakta, bazı kıyafetler tenkit edilmekte, aşağılanmaktadır İslam’da belirlenmiş bir üniforma kıyafet yoktur. Sadece örtünmenin sınırları belirlenmiştir. Bu sınırları örten, uzuvları belli etmeyen, cezbetmeyen, dikkatleri üzerine toplamayan giysi olması sözkonusudur. Bay ve bayan bu böyledir. Belirlenen sınırları örten her kıyafet muteberdir. Bu çarşaf olur, ehram, bol pardesü ve benzeri her şey olabilir. Bu giysiler kaynağı ne olursa olsun, çok uzun zamandır, asırlardır giyildikleri için yerli ve milli olmuşlardır. Pantolon ve ceket Batı menelidir ama artık yerli ve evrensel olmuştur. Kaldı ki, örtünmeyi ve tesettürü sağlayan bir giysiyi, başka din mensuplarının giymesi, o elbiseyi kötü yapmaz, mundar kılmaz, Yerli ve milli olması tercihimizdir. Rahibelerin tesettürü ise, tahrif edilmiş Hıristiyanlıktan kalma doğru kırıntılardır ve her dinde örtünmenin olduğunu gösterir.
Karşı olacağımız, tenkit edeceğimiz durum, örtünme değil, açılmadır. YATAK KIYAFETİNİ AŞAN SOKAK KIYAFETLERİ DURURKEN, ÖRTÜNMEYİ VE ÖRTÜNENLERİ HEDEF ALMAK, AKIL, İZAN VE VİCDAN DIŞIDIR.
ÖRTÜNENLERE KARŞI ÇIKMAK, AÇILANLARA TEK LAF ETMEMEK VE AÇILMAYI SAVUNMAK, DİNİ OLMADIĞI GİBİ, İNSANİ DE DEĞİLDİR, BUNU YAPANLARA SİYASİ VE İDEOLOJİK HİÇBİR EY KAZANDIRMAZ, TAM AKSİNE KAYBETTİRİR.
KAYBETTİRİYOR DA! BÖYLE BİLİNE!
Bütün bunlardan daha da önemlisi ve gerçek sorunumuz, çok daha vahim ve yakıcı sorunlarımız varken, iktisadi, sosyal, kültürel, güvenlik, terör, dış politika ve uluslararası tehditler varken, örtü ile uğraşmak, bir zamanlar Hıristiyanların her alanda çökme yaşarken, "melekler erkek mi dişi mi" diye tartışmaları durumuna düşmememizdir! Tarihten ders almalıyız! İvedi ders almalıyız!
Allah aşkına 21.asırda, Milenyum da ne ile uğraşıyoruz?!
Uğraşacağımız sayısız esasa taalluk eden sorunlarımız varken!