Siyasetçiler, ülke gerçeklerini fazla önemsemezler. Onlar için önemli olan ülkede mevcut sorunlardır. Siyasetçiler, halka karşı mevcut sorunları kullanarak oy toplamak ve bu yolla iktidar olmak peşinde olan kişilerdir.
Hiçbir siyasetçi, kendine oy veren seçmen kitleleri dâhil ülke halkını asla memnun edemez. Vatandaşlara verdiği sözü yerine getiremez.
Siyasetçileri bu duruma getiren halktır. Zira kısa vadede yerine getirilmesi imkânsız olan taleplerde bulunurlar. Siyasetçinin bu taleplere hayır diyerek oy alması ve dolayısıyla iktidara gelmesi imkânsızdır.
Yerine getirilmesi imkânsız olan vaatleri halka verip de iktidara gelirseniz de işiniz zor olur. Yalancı durumuna düşer halk nezdinde otoritenizi kaybeder ve iktidardan da indirilirsiniz.
Siyasetçilerin başka bir açmazı da ülke genelinde sayıları az da olsa büyük sermayeyi elinde bulunduran güç odaklarıdır. Bu odaklar, önemli ölçüde istihdam da sağladıkları için onlara hükümetlerin boyun eğdirmesi çok güçtür.
İktidara gelememe veya iktidardan düşme gibi bir tehdidin baskısından korkmayan bir iktidara da diktatör deneceği için bu yol da kapalıdır.
Çağımız dünyasının bugün vardığı bilim ve teknolojik gelişmeler, tabiri caizse “Amerika’yı yeniden keşfetmemize” gerek duymayacağımız imkân ve fırsatları bize sunmaktadır.
Bilim ve teknolojideki gelişmeler yeterince takip edilip, ideolojik saplantılara kapılmadan ülke gerçeklerini dikkate alarak, icraat yapacak bir iktidar iş başına gelebilse, bütün sorunlarımızın önemli bir bölümü kısa vadede çözülebilir.
Başta adalet sistemimiz olmak üzere, ekonomik alandaki gelir dağılımı bozuklukları, güvenlikten sonraki, ülkemizin önünde bulunan bir numaralı problemdir.
Siyasetin genel bir fotoğrafını çektikten sonra, bir de Nasrettin hoca fıkrası anlatayım.
Bir gün Nasrettin hocadan bir komşusu, altı ay vadeyle 500 lira para ister. Hoca, komşusuna, “vade ne kadar istersen verebilirim ama maalesef para yok” der.
Maksadım anlaşılmıştır sanıyorum. 25.12.2021 M.Sadullah SAĞLAM