İnsanlığın en büyük, en vahşi ve en alçak fiili terördür.
Çünkü terör; can alan, insan hayatını sona erdiren, insanlık dışı, cani, barbar ve insanı insanlıktan çıkaran bir eylemdir.
Terörün, can alma dışında, iktisadi boyutu, ülke ekonomilerini kanser gibi kemiren, halka çok ağır faturalar ödettiren bir menfi yönü de herkesçe bilinmektedir.
Kısaca terör; can ve mal kaybına sebep olan,
Ülkeleri fakirleştiren, kaynaklarını bitiren, zayıflatan, güçsüzleştiren,
Kardeşi kardeşe kırdıran, ülke enerjisini içerde tüketen,
Güven ve istikrarı tehdit eden, toplumun huzur ve sükununu bozan,
Dış entrika ve müdahalelere açık hale getiren,
Toplumsal barışı dinamitleyen, kin ve husumetlere sebep olan, ülkeleri her alanda sarsan büyük musibet ve beladır.
Yaklaşık elli yıldan beri ülkemiz de bu bela ile uğraşmakta, binlerce can aldığı gibi, halkımıza her alanda çok büyük bedeller ödetmiştir ve ödetmeye de devam etmektedir.
Hiç şüphesiz her ülkede olduğu gibi, bizde de terörle mücadele yapılmaktadır ve yapılmaya devam edilecektir.
Ülkeler ve ülkemiz için bir numaralı sorun olan terörle mücadele de en önemli husus; sorunun partiler üstü, her türlü kişi, gurup ve özel mülahazalardan uzak, bir millet ve devlet meselesi olması, olmak zorunda olmasıdır.
Terörle mücadelenin, bir parti veya bir iktidar, iktidar elde etme meselesine dönüşmesi, mücadeleye vurulan en büyük darbe ve en büyük sektedir.
Sadece İktidar edenlerin meselesi, başarısı veya başarısızlığı, muhalefet edenlerin de tenkit malzemesi veya iktidara karşı kullanılacak bir argüman olması, terör konusunda bir devletin en büyük zafiyetidir.
Kısaca terör, bir ülke halkının tamamının ve devletin ortak meselesi, müşterek sorunudur, öyle olmalıdır.
Aksine her hareket, terörü besleyecek ve güçlendirecek, mücadeleyi ise zaafiyede ve başarısızlığa uğratacak, bitirmeyecek, sürüp gitmesine sebep olacaktır.
Bunun için terörle mücadele, tıpkı bir savaş gibi, büyük bir titizlik ve gizlilikle yapılmalı, Yürütme organı, asker, polis, yargı ve istihbarat ağı içinde kalmalı,
Politika ve pıropagandaya asla alet edilmemeli, sır gibi saklanmalı,
Geldik geliyoruz, vurduk vuruyoruz reklamlarıyla açık edilmemeli, terörizm cephesine tedbir alma fırsatı verilmemelidir.
Terörle mücadele de çok mühim bir husus da, terör cephesin marjinalize edilmesi, yalnızlaştırılması, azaltılması ve cephenin daraltılmasıdır.
Bu durum, Terörle mücadele de pisikolojik ve moral değerler yönünden önemli bir şart ve soğuk savaşın mühim unsurlarından biridir.
Terörle mücadele; parti meselesine, parti politikasına, parti çıkarına, taban bulma, taban genişletme ve oy devşirmeye konu olamaz.
Terörle mücadele; yargı kararı olmadan herkesi terörizme hizmet etmekle suçlama, terörist görme, o cephenin hizmet edenleri olarak yorumlayıp, onların yanına itme politikası ile yürütülmez, yürütülemez.
Böyle bir söylem ve politika, teröre ve teröristlere yarar, güçlendirir, moral destek verir. Milleti böler, kamplaştırır ve terörü ve terörle mücadeleyi sulandırır, amacından saptırır, halkın ortak meselesi olma konusunda kopmalara ve yeni tarafgirliklere kapı aralar.
Teröristlerin aileleri ve çevreleri de, terörden bağımsız ele alınmalı, terörist cephesine koyulmamalı, onlara sahip çıkılmalı, maddi ve manevi desteklenmeli, acıları ve mağduriyetlerinin terör çevrelerince kullanılmasına ve onların kucağına düşmelerine fırsat ve imkan verilmemelidirler.
Zira onlar da terör mağduru, bozuk düzenin kurbanlarıdır.
Ayrıca, gerek iç güvenlik ve gerekse dış tehditlere karşı yapılan Hazırlıklar, üretilen silah ve yeni teknolojiler, reklam edilmemeli, gizli ve sır tutulmalı, düşman çevrelere açık hale getirilmemelidir.
Kısa ve öz bir ifadeyle, “DÜŞMANA DUYURULMAZ, DÜŞMAN UYANDIRILMAZ.”
Terörle mücadele siyasete alet edilmez, reklam edilmez, üzerinden oy devşirilmez, PARTİLER ÜSTÜ, MİLLET ve DEVLET MESELESİ olarak ele alınır, yürütülür.
Maalesef ülkemizde bu konularda büyük yanlışlar yapılmakta, terör politize edilmekte, partiler üstü olmaktan çıkarılmaktadır.
Belli bir cenah da olanlar, rakip cenahı teröristlerin yanına itmekte, aynı fotoğraf karesine koymada ölçüsüz davranmakta, hiçbir yargı kararı olmadığı halde terörle yaftalamakta, bunu siyaset malzemesi ve taban bulma gayesine alet etmektedir.
Devlet sırrı olabilecek her şey açık edilmekte, reklama ve siyasi ikbal ve istikbal hesaplarına malzeme edilebilmektedir.
Hiç şüphesiz bu durum terör merkezlerine yaramakta, dış mihraklara kolaylık sağlamakta ve mücadelenin selametine zarar vermektedir.
Terörle mücadele, 84 Milyon insanımızın ortak meselesi ve davasıdır.
Sadece terör değil, Kıbrıs, Ege, Adalar, Akdeniz, Mavi vatan, D.Türkistan, Filistin, Irak, Suriye, Afganistan, Yemen, Libya, Kırım, Balkanlar ve Kafkaslar, bir bütün olarak Türk ve Müslüman coğrafya ile insanlık alemi ülke insanımızın tamamının ortak meselesi ve davası olduğu gibi,
Vatan, Din, Kur’an, Diyanet, Cami, Dil, Kültür, Bayrak, Bağımsızlık, Çevre, Ordu, Polis, Kamu idaresi ve görevlileri gibi kavramlar da ortak değer ve kavramlarımızdır. Her türlü parti ve siyasi mülahaza dışında tutulmalıdır.
Her alanda ayrıştırıcı, ötekileştirici, yaftalayıcı, düşmanlaştırıcı, nefret ettirici, bölücü dilden, tavırdan, eylem, söylem ve fiilden uzak durulmalı, kollar alabildiğince geniş açılmalı, halkın bütünü kucaklanmalıdır.
Bizim yegane düşmanlarımız, içerde bilfiil terörün içinde yer alanlar, dışarda ise bunlara destek verenler, emperyalizm, küresel kapitalizm ve azgın ziyonizmdir.
Bu tehdit de çok büyük boyutlardadır ve ivedi 84 milyon bir KUVAYI MİLLİYE oluşturmamızı gerektirmektedir.
Yangın Müslüman alemi yakıp yıkmış, yerle yeksan etmiş, kapımıza hatta bacamıza dayanmıştır.
Çanakkale savaşları bitmemiş, aleyhimize bütün hızıyla devam etmektedir.
NOT: Berat Kandilimiz hayırlı olsun, hayırlı geçsin inşaallah. Uyanış, diriliş, kurtuluş ve beratımıza vesile olsun.