Suudi Amerika ve ABD / İngiltere şer ekseni tarafından yıllarca bombalanan, açlık ve hastalıkla, iç çatışmalarla yerle yeksan edilen Yemen üç parçaya bölünmüş,
İki parçası Suud ve BAE kontrolünde yani ABD ve ziyonist ekseninde,
Bir parçacığı da anti Amerikan, anti ziyonist yani ziyonizme ve emperyalizme karşı direniş cephesinde yer alan ENSARULLAH’ın kontrolünde.
İşte bu küçücük Yemen parçacığında, bütün yokluk ve zorluklara rağmen Hamas ve Hizbullah’ın yanında yer alma cesaretini gösteren ve Gazze soykırımının başladığı 07 Ekim 2023’den beri bilfiili savaşın içinde olan Yemen Ensarullah’ı,
Pire ile devenin mücadelesine benzer şekilde ziyonist canilere karşı savaşmakta, başta terör çetesi izrail’e giden gemilere müdahale olmak üzere, zaman zaman da doğrudan füze atışları ile soykırımcı lanetlilere vurmakta,
Her defasında da ABD/İngiltere şer koalisyonu tarafından karşılık görmekte ve en ağır şekilde bombalanmaktadır.
Buna rağmen ve “deveye karşı pire” haliyle, ziyonist canavarlara vurmaktan geri durmamakta,
Bunca kocaman Müslüman devletlerin hiçbirisinin (İran hariç ve İran hem ziyonist barbarlara füze atmış, çok sayıda üst düzey askerini şehit vermiş, hem de direniş cephesine baştan beri her türlü silah ve lojistik desteği sağlamıştır) yapamadığını, cesaret edemediğini yapmış,
Küresel ziyonist imparatorluğun yanında “hiç” mesabesinde olmasına rağmen, ölümüne mücadeleye dahil olmuştur.
Ne acıdır ki, biz de Yemen’e karşı sekiz yıllık savaş ta (Suudi Arabistan+ amerika+ israil+ingiliz)yani ŞER GÜCLER'İN yani NATO koalisyonunu yardımında, tarafında olmuştuk!
Konu ile ilgili “YEMEN VE AKSA TUFANI” başlıklı yazısında Mücahit Gültekin, Yemen ve Ensarullah’ın mücadelesini çok güzel özetlemiş ve şöyle demiştir:
“Yemen’in ayrıcalığı sadece Gazze’ye olan sarsılmaz vefasından kaynaklanmıyor.
2000 km öteden İsrail’i defalarca vurmasından ya da Kızıldeniz’i Siyonistlere haram kılmasından kaynaklanmıyor.
Evet, herkesin tükenmişlik hissettiği, direnişin kolunun kanadının kırıldığı anlarda; şu son birkaç gün içinde Tel-Aviv’i vuran füzeler bize direnişin yaşadığını hissettiriyor.
Bu zor günlerde Yemen Tel-Aviv’e ateşlediği füzelerle Ebu Ubeyde’yi sevindirmeye devam ediyor. Ve bundan dolayı defalarca vuruluyor. Ama Yemen’in Filistin fotoğrafındaki ayrıcalığı sadece bunlardan kaynaklanmıyor.
İki örnek vermek istiyorum. Yemen’in istisnailiğini gösteren iki örnek. “Aaron Bushnell’in” kendini yaktığı 25 Şubat 2024 (Pazar) tarihinden sonraki ilk Cuma, Sabin meydanına toplanan Yemen halkı Aaron Bushnell’e saygı duruşu yaptı; fotoğraflarını kaldırdı, Yemen’deki billboardları onun resimleriyle süsledi. Filistin yolunda canını feda eden her kim varsa, onları her hafta Sabin Meydanı’nda onurlandırdı. “İsmail Heniyye, Hasan Nasrallah, Yahya Sinvar, Salih Aruri, Fuad Şükr.” Dinine, diline, mezhebine bakmadı.
Diğer bir örnek ise şuydu: Suriye’de yönetimin değiştiği ve İsrail’in saldırdığı günlerde Yemen Ensarullah Siyasi Büro üyesi Muhammed el-Buheyti bir açıklama yaptı ve dedi ki,” İsrail’e karşı durursanız, Gazze’nin yanında durduğumuz gibi sizin yanınızda da dururuz.”
Sosyal medyada “mezhepçi” saiklerle kendilerine sataşan bazı kişiler de oluyordu Aksa Tufanı savaşı sırasında. Onlardan birine şu şekilde cevap vermişti Yemenli bir hesap: “Biz yine de sizi desteklemeye devam edeceğiz kardeşim!”
Kişisel kanaatim şu: Yemen bu savaşın her açıdan en çok kazananıdır.
Düşünüyorum da Yemen, bu savaşa dahil olmasaydı kim onlara bir şey diyebilirdi ki? Eğer mazeretlere sığınılacaksa hangi ülkenin Yemen’den fazla mazereti olabilir ki: 2000 küsür km ötedesiniz. 8 yıl savaşla, açlıkla ve hastalıkla boğuşmuşsunuz. Abluka ve yaptırımlar altındasınız. ABD-İngiltere koalisyonunun savaş uçakları sürekli tepenizde... Bu şartlar altında Yemen, "İsrail’in saldırılarını kınıyoruz. Uluslararası toplumu göreve çağırıyoruz!" deyip otursaydı kim ona bir şey diyebilirdi ki?
Şunu da söylemek istiyorum: Bütün bunlara rağmen Yemen’in Filistin için yaptıklarına bazıları sansür uyguladı. Görmediler, görmezden geldiler. Açık söylemek gerekirse bu bana dokunuyor. Ama Yemenlilerin umurunda olduğunu sanmıyorum. Yemen’in onları da savunacağını adım gibi biliyorum.
Kızıldeniz’i kapattıklarında ABD Yemen’i vurmak için bir koalisyon kurup Yemen’i bombalamakla tehdit edince, Muhammed el-Buheyti şöyle demişti: "ABD’nin yaptırımlarından korkmuyoruz. Gazze’yi desteklemezsek Allah’ın bizi cezalandırmasından korkuyoruz."
Filistin fotoğrafının bize gösterdiği en net şey şu sanırım: “Yemen gibi bir dostunuz olsun, isterse bütün dünya düşmanınız olsun.”
Size Türkiye’den kalbi selamlarımızı gönderiyoruz. Vefanız, sadakatiniz, cesaretiniz ve hikmetli duruşunuz yolumuzu aydınlattı, bize güven verdi. Allah’tan dilerim ki, şanınız bütün dünyayı dolaşsın. Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun.”
Evet. Son sahabe nesli ve son insanlık kahramanları, yiğitleri belki tümüyle yok olacaklar ama gerçek zafer, uhrevi zafer ve dünyada da son insanlık rol modeli/numune-i imtisali olarak tarihin altın sayfasında yer alacak, ziyonist barbarlar, başziyonist ABD, destekçileri AB devletleri ve kartondan yalancı kahraman idarecileriyle Müslüman devlet yöneticileri de, bu müthiş imtihanı kaybetmiş olarak, tarihin kara, kapkara sayfasında yer alacaklardır.