Trabzon Haber ve Trabzonspor Haber
2020-05-10 23:51:01

ESASEN ESKİ ORDUEVİ YIKILMAMALI

Geçenlerde Diyarbakır Valisi ve Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Hasan Basri Güzeloğlu twitter hesabından bir paylaşım yaptı ve dedi ki; ''Dağkapı Yeni Meydan Projemiz kapsamında eski orduevi binasının yıkım kararı bugün Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızdan geldi. Dağkapı’yı şehrimize yakışan bir meydan yapacağız inşallah...''

Öncelikle Valimize bir soru yöneltmek istiyorum; Neden Dağkapı Yeni Meydan Projesi ile alakalı herhangi bir gösterim veyahut görüntü vatandaşa yansıtılmıyor, aktarılmıyor, bunun sebebi nedir? Bu görseller vatandaşa gösterilmeden ve yeni proje vatandaşa anlatılmadan nasıl bir çalışma başlatılacak, inanın merak içerisindeyim. Mamafih Diyarbakır kentinin en işlek yerlerinde yer alan bilboardlarda Büyükşehir'in Koronavirüs tedbirleri kapsamında dezenfektan çalışmaları yaptığını gösteren afişler asılmış durumda. Ve fakat semt pazarlarındaki arbedeyi görünce, çocukların saat ve kural dinlemeden ebeveyninin elinden tutarak yürüdüğüne şahit olunca, adım başı her yerde muhtaç insanların ( -ki başta kadın ve çocuklar) dilendiğini görünce aslında bu tedbirlerin ve önlemlerin sadece reklam amaçlı yapıldığını anladım. Nitekim öyle olmasaydı, bugün bilboardlar tamamen Dağkapı Yeni Meydan Projesi'ni gösteren görsellerle donatılırdı.

Şimdi, gel gelelim Eski Orduevi'nin kaderine. Evet, alınan karar belli ve anlaşılacağı üzerede Eski Orduevi yıkılacak. Yalnız şunu unutmamak gerekir; Nasıl ki Ulucunlar Cezaevi müze olduysa, nasıl ki birçok tarihi yapıya sahip mekanlar restore edildiyse, aynı çalışmanın burası içinde yapılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü o on üç katlı binanın her bir odasında tarih yatıyor, hayat hikayeleri yatıyor, 70'lerin, 80'lerin ve 90'ların o acı tecrübelerini yaşamış isimlerin ruhları, anıları, mazileri yatıyor. O bina sadece dört tarafı duvarlarla örtülü bir yapıdan ibaret değil, orada bir miras yatıyor. Bu sebeple oranın yıkılmasından yana değilim. Tam aksine restorasyon çalışmalarıyla onarılıp gelecek kuşağa bir tarihin miras bırakılması taraftarıyım. 1980 tarihinde yaşanan 12 Eylül Darbesi'yle gelişen süreçte nasıl ki Diyarbakır Cezaevi'nin acılarını halen romanlarda, hikayelerde, defterlerde okuyorsam ve oranın yıkılmasını istemiyorsam; aynı durumun Eski Orduevi içinde geçerli olduğunu düşünüyor ve oranında yıkılmasını istemiyorum. Neden mi? 1971 tarihinde otel olarak yapılan ve iki yıl sonrada Türk Silahlı Kuvvetleri'ne satılan binanın içerisinin pek de normal yaşantıların yaşanmadığını düşündüğümden kaynaklanıyor. Orada yaşayan, nefes alan, günlerini, haftalarını, aylarını ve hatta yıllarını geçiren insanların pek de güzel günler geçirdiğini düşünmememden kaynaklanıyor. Orası bir müze olabilir, bir kültür ve eğitim merkezi olabilir, Diyarbakır'a iz bırakan öncü isimlerin hayatlarını anlatan portrelerle donatılabilir. Ancak biz işin kısasına kaçıp, yıkmaktan yana taraf oluyoruz. Bina ilk olarak 2015 yılında boşaltıldı ve hemen akabinde mülkiyeti TOKİ'ye devredildi. Fakat halen oranın yerine nasıl bir çalışmanın yapılacağını bilmediğimizden dolayı, öyle saf saf tarihi yapının son günlerini izleyerek geçiriyoruz. Hatta ben gidip birkaç adet fotoğraf çektim, hatıra kalsın diye. Dedem hep anlatırdı; ''Bazen büyükler gerçeğin üstünü yıkımla kapatır'' derdi. Evet, bencede geçmişte olduğu gibi şimdide büyüklerimiz aynısını yapıyor. Tüm hususları bir kenara bırakırsak, o yapı artık Dağkapı Meydanı için bir sembol olmuş durumda. Nasıl ki Paris'in Eyfel Kulesi varsa, bu şehrinde bir Eski Orduevi vardı. Siz orayı yıkarken sadece bir binayı kökten kaldırmış olmayacaksınız, bir neslin yaşamını etkileyen süreçte yer alan o apartman sakinlerinin

mazisini de hafızalardan sileceksiniz. Şahsımca orayı yıkmak yerine, Diyarbakır'ın tarihi Surlarını onarsanız çok daha realist ve rasyonel bir tavır takınmış olacaksınız. Bizim bir tarihimiz yıkılıyor, diğer bir tarihimiz ise yıktırılıyor. Bakalım, bu işin sonunda nasıl bir Proje yapılacak, merakla bekliyoruz.

Kalemimin mürekkebini son olarak, Eski Orduevi'nde yer alan Mustafa Kemal Atatürk'ün sözüyle bitiriyorum. Sevgiyle ve sağlıkla kalınız...

''Diyarbekirli, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı, Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır.''

Devrim AKTÜRK

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.