21. Yüzyıl Türkiye’sinde, belki de en geri kaldığımız konulardan biridir teknoloji. Halen araba motorları ile uğraştığımız bir dönem içerisindeyiz. Ancak bilmeyiz ki devir araba motoru devri değil, arama motoru devri olduğunu.
Dünya’da ban başka bir internet kullanımı şekli bulunurken; bizim ülkemizde ise internet mecrasının nasıl, ne biçimde kullanılacağına dair milletimiz ve gençlerimiz bi haberler. Ve ne yazık ki bu durumun üstesinden gelmek için devletimiz çalışmalar yapması gerekirken; bu gibi büyük ve önem arz eden projeleri ikinci plana bırakmaktalar.
Bugün ülkemiz nüfusuna kayıtlı birçok vatandaş; sağdan ve soldan gördükleri bilgileri gerçek sanarak, asılsız haberleri sosyal medya mecrasında paylaşmaktalar. Keza bazı kesimlerin hoşuna gitmeyen bu paylaşımlar yüzünden milletimiz ikiye bölünüyor. Peki, vatandaş bu haberlerin asılsız olduğunu nerden bilecek? Tabi ki de göreceği medya dersleriyle bilecek, öğrenecek ve keşfedecek.
Şu hususu da belirtmeden geçemeyeceğim; bu çalışmaların ve projelerin hepsini devletten beklemek doğru mudur? Elbette ki yanlıştır. Ülkemizde adını sayamayacağım birçok STK, dernek, vakıf, kurum ve kuruluş bulunmaktadır. Bununla birlikte internet mecrasının ne anlama geldiğini bilen birçok alanında uzman isim bulunmakla birlikte, bu kişiler adını veremeyeceğim kuruluşlarda aktif hizmet etmektedirler. Bu kuruluşların içerisinde bulunan medya dernekleri ve sosyal medya kuruluşları Diyarbakır’da, geleceğimiz olan gençlere kurslar açıp ders veremez mi? Avrupa’da daha küçük yaşlarda olan çocuklara bilgisayar programlarının kuruluşunu, uygulama tasarımlarının oluşumunu gösteren birçok eğitim verilmektedir. Ve bunların yarısı devlet tarafından, diğer yarısı ise kuruluşlar tarafından sağlanıp desteklenmektedir. Peki, Neden? Niçin Avrupa böyle çalışmalara her daim önderlik ve öncülük ediyor / etmeye devam ediyor? Herhalde cevabını vermeme gerek yok. Çünkü onlar için araba motoru devri bitti, rafa kalktı. Filhakikat onlarda çok iyi biliyorlar ki devir araba motoru devri değil, arama motoru devri.
Facebook, Whatshapp, Youtube, Netflix, İnstagram, Twitter, Tumblr, Wikipedia vb. birçok siteyi, kuruluşu ve uygulamayı dünyaya tanıştıran Amerika ve Avrupa’dır. Ülkemizde ise bir aralar Youtube’ye girişler yasaklanmış, Twitter’in Türkiye’de olan kullanımı kapatılmak istenmiş, geçen yıllarda ise Wikipedia tamamen Türkiye’de kullanılması yasaklatılmıştı. Birkaç gün önce de Netflix, PuhuTV ve BlueTV’ye yaptırımların yapılacağı, sansürlerin uygulanacağı belirtilmişti ve dahi yasalaşmasıyla ilgili çalışmalar halen sürüyor. O zaman bizde diyoruz ki; ya bu sitelere girişler serbest bırakılsın ya da bu sitelere benzer uygulamalar üretelim ve ihraç edelim. Naçizane fikrimdir ki, ülke olarak bu durumu dezavantajdan avantaja çevirelim. Halen hiçbir şey için geç kalınmış sayılmaz. Ülke olarak bu durumun önemine değinmemiz gerekir.
Gel gelelim bir diğer konuya.
Evet, artık sesimize kulak verin ve Diyarbakır’da medya kursları açmaya başlayın.
Fotoğrafçılık kursu, fotoğraf çekim teknikleri kursu, montaj kursu, kurgu dersleri, sinema kursu, sosyal medya kursu, dijital medya kursu, kameramanlık kursu, yeni medya ve gazetecilik kursu, bilişim kursları, Microsoft Office kursları, editörlük kursu, reji kursu, ses – denetim kursları, yazarlık kursu, vb. onlarca kurs açın. Açın ki Diyarbakır halkı bu gibi çalışmalardan geri kalmasın. Büyüklerimiz bu
konulara daha hakim; gençlerimiz ise, bunların üzerinden ivedi bir şekilde gelebilsin ve hem daha bilinçli hem de daha istekli bir kesim meydana getirebilsin / getirebilelim.
Bilenleriniz bilir, 8 Nisan 2018 tarihinde Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED), Diyarbakır’da bir medya okulu açıp, 2 ay boyunca alanında uzman kişiler ile birlikte vatandaşlara daha şuurlu bir nesil için medya dersleri vermişti. Bu derslerden başarılı olan birçok isim, alanında isim oluşturmuş büyük ajanslara ve haber kanalları ile anlaştılar. Halen birkaç isim buradaki haber kanallarında muhabirlik yapmaya devam etmektedir. Peki, sizce de bu güzel bir şey değil mi? Ve olması gereken tam da bu değil mi? Biz isteriz ki daha başarılı, daha şuurlu ve daha yeniliklere açık olan bir Diyarbakır yetişsin, bu gibi kuruluşlar daha fazla şehrimize ve halkımıza hizmet etsin.
Şehrimizde bu çalışmaları yapabilecek ve maddi manevi imkânları bulunmakta olan birçok kamu - kurum ve kuruluşu ile birlikte STK bulunmaktadır. Keza aynı şekilde, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin de böyle bir çalışmaya her türlü desteği vermesini bekleriz. Çünkü bu şehir halkı artık klasikleşmiş olan kurslardan bıktı, usandı.
Neden Büyükşehir Belediyesi yazarlık kursları açmıyor, Microsoft Office programlarını gençlere anlatmıyor, medya derslerini sunmuyor, göstermiyor ve öğretmiyor?
Neden devlet makamlarında oturan ve herhangi bir işe elini atmayan isimler bölgeye bu gibi yatırım ve imkânları sağlamıyor? Niçin bu kursları açmaktan geri duruyorlar?
Neden birçok gazeteci derneği, sosyal medya adı altında dernekler açan başkanlar, STK, medya dersleri açmaktan acizler? Niçin böyle bir fedakârlığı yapmak istemiyorlar, çekiniyorlar?
Artık bu halkın sesine kulak verin! Şehrimiz ve halkımız sizlerden bu hizmetleri bekliyor. Birbirinizle dalaşıp, kusurlarınızı ve yanlışlarınızı gün yüzüne çıkartmanızdan bıktı, usandı. Hizmet istiyorlar hizmet! Sadece devletten ve Büyükşehir Belediyesi’nden değil, en çokta STK’dan bu tarz hizmetleri talep ediyorlar. Çünkü bir tek kendilerinin dertlerinden, STK’ların anlayabileceğini düşünüyorlar. Keza haksız da sayılmazlar.
Peki, soruyorum sizlere ey kamu – kurum ve kuruluşları / Sivil Toplum örgütleri,
Halkımızın sesine artık kulak verecek misiniz?
Medya okullarını şehrimizde, Diyarbakır’ımızda açacak mısınız?