Birçoğumuz hacı yatmazı biliriz. Yumrukla vurursun düşer gibi olur ancak yine kalkar, ayak ile vurursun düşer gibi olur ancak yine kalkar, sağlı sollu vurursun ama yine de dik duruşundan ödün vermez. Bir milleti düşünün tarih boyunca birçok darbeler yedi düşer gibi oldu, bazen yok oluş gibi hissettirdi ancak o millet kendi küllerinden bazen dağları delerek, bazen demirleri eriterek, bazen de canlarını vererek bu milletin her defasında yeniden doğuşuna vesile olunmuştur.
Çok darbeler yemiş bu millet Asya’dan başlayarak, Avrupa’ya Afrika’dan, Mezopotamya’ya başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde defalarca yıkılmak istenmiştir. Ancak her yatışta yeni bir dirilişle ayağa kalkmıştır.
Hun ile yıkılan bu millet Göktürk’le ayağa kalkmıştır. Büyük Selçuklu ile yıkılır gibi olan bu millet Anadolu Selçuklu ile kalkmıştır. Anadolu Selçuklunu yıkılması ile dağıldı denilen bu millet Osmanlı imparatorluğu ile büyük bir çınar gibi yeniden yükselmeyi bilmişlerdir. Osmanlıyı çeşitli entrikalarla yıkanlar yeni bir devletin doğuşuna sebep olmuşlardır.
Bu millet tam bittiği dediğimiz anda yeniden daha güçlü çıkmasını bilen bir millettir. Yeni dirilişin en büyük sembolü de Çanakkale’dir.
Tarihimizin en büyük zaferlerinden biri olan Çanakkale savaşı yeniden doğuşun yeniden dirilişin en büyük yapı taşı olmuştur. Çanakkale bir milletin koşarak, gülerek ölüme gittiği yerdir. Aynı yüzyıllar öncesinde Kürşat’ın ölümüne Çin merkezine saldırması gibi. Ölüme gidenler biliyorlardı ki bu ölümler bir milletin yeniden dirilişinin müjdeleyicisidir.
Çanakkale bu millettin son kalesi idi. Çanakkale geçilmez ile bu millet her ne şart olursa olsun Dünyaya bu milleti yıkamazsınız diye haykırıştır. Şimdi bizlere düşün bu vatan uğruna şehit olanların; bize miras bıraktığı bu vatanı hakkı ile yaşatmak ve yükseltmektir.
RUHUNUZ ŞAD OLSUN!