Şuan herhangi bir Amerikalı ya da bir Çinli yada İngiliz bir vatandaşı öldürsen bırak öldürmeyi ona dokunsan, mahkum etsen haklı da olsan dünyada taş üstünde taş bırakmazlar. Bizlere her türlü saldırıyı yaparlar. Sıra Müslümanlara gelince neden se kimsenin sesi çıkmaz oluyor. Bunca ölenlere bakıp da insan mı öldü diyen yok. Kılını kıpırdatmıyorlar.
Şimdi sormak gerek dünya barışını sağlamak için kurulan bazı sözde yapılar nerde? Başta birleşmiş milletler, dünya insan hakları ve Müslüman devletler teşkilatları nerede? Bunlar dünya barışı dünya düzeni için mi kuruldu yoksa bazı çevrelerin, bazı ülkelerin yaptıkları işleri, yaptıkları haksızlıkları kamufle etmek için mi varlar?
Ne yazık ki bunların içinde olan İslam teşkilatının da bir sesi çıkmamaktadır. Hatta az bir kıpırdanma olsa hemen asmalarını tutanlar seslerini kesmektedirler. Şimdi bu şartlarda dünya barışı nasıl sağlanacak? Ya da Gazze’de ölen bunca mazlumun hesabını kim soracak? Ya da bu zulme kim dur diyecek? Var mı yeni Selahattin Eyyubiler?
Nasıl ki asırlar öncesinden İslam’ın, dünyanın güvenlik kalesi olan Gazze, bu günde aynı konuma sahiptir. Nasıl ki asırlar öncesinden Gazze’ye sahip olanlar dünyaya hükmediyorlardı şimdi de sahip olanlar, olacak olanlar dünyaya hükmediyorlar ve hükmedeceklerdir.
Yani biz Gazze’yi sıradan bir toprak parçası görmemeliyiz. Bildiğimiz bir emlak değildir. Gazze bir milletin, bir ümmetin, Müslümanlığın, dünya barışının anahtarıdır. Geleceğimizin beka meselesidir. Bunu bu şekilde algılamamız gerekir.
Gazze’yi Gazze’de yaşayanlar değil Gazze’yi bir beka meselesi görenler kurtaracaktır. Şuan bir savaşın içindeyiz. Maalesef dost görünen düşmanlarımız var. Ancak nafile ne kadar çabalarsalar da ne kadar oyun kursalar da boş, çünkü sonuç mazlumların, haklıların zaferi ile olacaktır. Yüce Allah Kuranı kerimde ‘’Onlar tuzak kurarken Allah da onlara tuzak kuruyordu. Çünkü ALLAH tuzak kuranların en iyisidir.’’