Geçmişten yarası olan bazı dış güçler bugün ellerindeki yeniçağın getirileri ile güçlenmiş ve geçmişteki hesabını bitirmeye çalışmaktadırlar. Bir taraftan vaat edildiğine inandığı Ortadoğu topraklarını istila etmeye çalışırken, diğer taraftan da kendi çıkarlarına uyan din ve yönetim şekli ile kontrolleri kendilerinde olan tek dünya tek yönetim şeklini oluşturmaya çalışmaktadırlar.
30 Ağustosu kutladığımız bu günlerde bir milletin istiklalinin ne kadar önemli olduğunu ve bu istiklaline kavuşmak için neler yapıldığını bilmekteyiz. Bizi biz yapan değerlerimiz bizleri bugünlere getirdi. Yine bizi biz yapan değerler bugünden sonrasına taşıyacaktır. Bizim yapmamız gereken bu değerlere sahip çıkmak olacaktır.
Ve unutmayalım ki bize ait olmayan her şey emanettir. Sürgündür ve gurbettir. Bünye ye giren yabancı unsurlar elbet bir gün dışarı atılacaktır.
Çünkü yıllardır bu toplumun inançları, gelenekleri ve göreneklerinin ayarlarını bozarak başkalaştırmaya çalışmaktadırlar. Günümüzde yaşananlar bizleri yeniden fabrika ayarlarına dönmeyi itmektedir. Tekrar inanç ve kardeşliğin güçlenmesine engel olamıyorlar ve olamayacaklardır. Bizi biz yapan değerlerine tekrar sahip çıkılacak ve de çıkılmalıdır.
Yüzyıllardır bazı ülkeler Türkiye, Türk sendromunu üzerlerinden atamadı. Bir şekilde yıllar geçse de çekingenleri geçmemektedir. Daha da güçlü olmak onların işine gelmemektedir. Alışılagelmiş birkaç stratejik hamle ile artık istedikleri sonuçları alamamaktadırlar. Artık sırtımızdan kurdukları oyunlarla kazandıkları çıkarları bozma zamanı gelmiştir.
Karşımızda strateji üretmeyi bir yaşam şekli haline getirmiş dünya güçleri var ve biz ise yıllarca strateji üretme konusunda böylesi uzman güçlerin karşısında yıllarca oyuna getirilmiş bir millet olarak kendi stratejilerimizi geliştirecek bizi biz yapan çizgiye ulaşmamız gereklidir.